Kosova

Kosova'dayız.

Bir iz bulabilir miyiz diye yollarına düştüğümüz Balkanlarda iz değil kendimizi bulduk. Küçüklüğümde haberlerde hep Bosna’ya, Kosova’ya yapılan zulümler anlatılırdı. Yerini dahi bilmezdim. Oralar hakkında bize hiçbir şey anlatılmazdı. Eğitim-öğretim müfredatında devletlerarası savaşlar anlatılır, harita değişikliği o kadar. Oysa işin aslı hiçte öyle değil. Biz kazanırken sadece toprak kazanmamış, kaybederken sadece toprak kaybetmemişiz. Kaybettiğimiz eşimiz dostumuz akrabamız daha ötesi benliğimizmiş. Savaşın neticesinde sadece harita değişmiyor, kaderimiz değişiyormuş. Bilememişiz.

Ecdad İstanbul’u fethetmeden önce Balkanlara yürümüş, oraya yerleşmiş. Adaleti tesis ettiği topraklar hızlı bir şekilde Müslümanlaşmış, o Müslümanlarla birlikte İstanbul fetholunmuştur. 1389’da Haçlı Ordusu ile Sultan Murad Kosova ovasında karşılaşmış, savaş mutlak bir Osmanlı zaferi ile sonuçlanmıştır. Tuna nehrine kadar olan topraklar Osmanlı eline geçmiştir. Savaşın sonunda Sultan Murad Hüdavendigar savaş alanında dolaşırken, Miloş Obiliç adında yaralı bir Sırp tarafından şehit edilmiştir. Sırplar bu savaşın kaybedeninin olmadığını iki ordunun da yok olduğunu, hakimiyetin ise Osmanlı ordusunun daha sonraki taarruzlarda sağlandığını anlatırlar. Bugün Priştine’de Şehit Sultanımızın Türbesi bulunmaktadır. Yakınında bulunan hâkim bir tepeye ise Sırplar Miloş Obiliç’e anıt yapmışlardır. O günden bugüne Sırplar başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin Avrupa’da tek bir Müslümana dahi tahammülleri yoktur. Balkanlarda Müslüman demek Türk demektir. Biz her ne kadar kabul etmesekte o coğrafyadan atılmak istenen aslında biziz. Günümüze kadar uzanan baskılar, yıldırma politikaları, katliamlar, soykırımlar bu nedenledir. Sırplar halen bu kini kendi soydaşlarına pompalamaktadırlar. Nitelim 1989 yılında Slobodan Milosevic bu anıt önünde toplanan on binlerce insana bir konuşma yaparak, Türkleri Balkanlar'dan temizlemenin vaktinin geldiğini söylemiştir. 2018’e gelindiğinde hala Osmanlı yapılarına kundaklamalara şahit olmaktayız.

Balkanlardaki Türklerle yaptığımız sohbetlerde Türkiye’nin uzun yıllar boyunca kendilerini yok saydığını söylüyorlar. Hep bir işaret beklemişler Türkiye’den. Son yıllarda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kendilerine sahip çıktığını gönülden hissettiklerini söylüyorlar. TİKA hızlı bir şekilde hem yapılara hem insanlara el vermeye başlamış. TİKA’nın son dönemde yeniden ayağa kaldırdığı aslında Osmanlı mimarisi değil yeniden diriliş ruhudur. Hemen hemen her yapıda TİKA restorasyonunu görmek bizi çok mutlu etti. Sırplar Yugoslavya’nın çöküşünün ardından minareleri yıka yıka ilerlemişler. Kalanları dahi korumak mühim.

Balkanlarda Sırpların emelleri, Arnavutların hâkimiyeti var. Arnavutlar UÇK ile Sırplarla çok mücadele ettiler. Bizim de hem gönlümüz hem tavrımız onlarda yana. Lakin aşırı milliyetçi olanlar arasında Türkleri yok sayanlar var. Unutmamaları geren önemli bir husus şu ki, ileride yaşayacakları mücadelede Avrupa karşısında tek destekçileri Türkler ve Türkiye olacaktır. Bu ayrıntı belki de onların kaderlerini belirleyecektir.

Kosova’nın incisi Prizren’den ufacık bahsetmek gerekirse Türklerin yoğun olarak yaşadığı illerden birisi. Sırplar bir dönem burayı başkent olarak kullanmışlar. Baktığımızda tipik bir Anadolu ili. İçinde hiç yabancılık çekmiyor insan. Allah ezan sesini Prizren'den eksik etmesin. Türkçe çok yaygın kullanılıyor. Kahvehane de TRT'yi dahi izledik. Rastgele bir mağazaya girin Türk kanalları izleniyor. İnsanlar Türkiye’ye özlem duyuyor. Doğru Yol Türk Kültür Sanat Derneği’ne ziyarette bulunduk. Dernek çocuklara ve gençlere kültürümüzü öğretiyor. Kızlarımızın halk oyunları gösterisini de izledik. İçlerinde Arnavut kızlar da var. Türkiye'yi ve Türk halkını çok seviyorlar. Memnuniyet duyduk. Ardından Şar Dağlarına vurduk kendimizi. Kıvrım kıvrım yollarından geçtik. Kah Türk köyü gördük. Kah Arnavut, Kah Sırp. Osmanlı egemenliği altında huzur içinde yaşarken Osmanlı'dan sonra birbirlerine düşman olmuşlar. Adaletli bir yönetimi arar olmuşlar. Keşif için gitmiştik fetih arzusuyla geri döndük.

Kosova bizi bekliyor. Öyle turist gibi değil. Bir daha geri dönmemek üzere. Saniye ablanın dediği gibi; “Türkiye en güçlü devlet olacak ve buraya tekrar dönecek”.

Sevgilerimle…

Fotoğraflar için tıklayınız.

Yorum Gönder

Güvenlik Kodu 16 + 1 = ?
Bu site, Bulut Web Site Web Tasarım Sistemi kullanmaktadır.
Şimdi Ara Canlı Yardım